Dudağımı değirdim kadehin kenarına
Islattım bir nebze ve bıraktım kadehi masaya
Dudak izimden üç damla süzüldü kadehin dibine
Her biri birbirini izleye izleye
İç çektim biricik olan şu ana bakıp
Her bir an birbirini kovalayıp yok olmaya var olurken hızı saçlarımı uçurdu zamanın
Yalnızca bir defaya mahsus yaşanan an gitti
Bakakaldım,
Yalnızca bir kez burada bu anda bu kimselerle bu halde olan ben'e...
Çok mu incitilmiştim, çok mu incinmiştim de seslilere sessiz kalmaya devam ederken, sessizlere ses çıkarır olmuş, güç dengemi bulmaya çaresizce adanmış, acziyetime ve niyetime kendi kendime gülecek kadar kötü olmuştum. Kötülüğü bunca ağartılmış beyaz çamaşırlar arasında sağaltılmış benliğimde cımbızla çekip döver olmuştum.
Derste öğretmene ödevi hatırlatan öğrenci gibi herkesin bilip sustuğu tembelliği özümün yüzüne işaret parmağımı sallaya sallaya vurur olmuştum. Güya kendimi seviyormuşum.
Çırılçıplak soyunup ayak tırnağımdan saç ucuma kadar her bir noktamı okşama sevme zamanı... Olur öyle, insanlık hali, sen böyle olsun istemezdin, kader! deyip başımı okşama, kendime sarılma zamanı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder