Bayraklar donanmış caf caflı
Simitçi, kahveci, gazozcu
Şinanay da yavrum şina şinanay
Şinay da şinanay hopa şinanay"
diye yuvarlanıp giderken vapur Ada'ya yanaştı
İndik apar topar, bir yandan da acele yok
Sakin, minimal adımlarla gezmeye başladık sokaklarını
Herkes elinden geldiğince yerleşti
Bavulunu boşaltıp soyunup dökündü
Bir ılık duş, bir dilim limonlu kek
Bir şey eksikti, bir şey eksikti
"Evreka!" dedi.
Öyle gökten elma filan düşmedi
Hamam tası yüzmedi
Olanı hatırladı,
Şu an olmadığını hatırladı
Önceden olup da şimdi olmayanı
Oldurmak istedi.
Bir şaşkın gülüş kondurdu dudağının kenarına
Başladı mırıldanmaya
"Heaven, I'm in heaven
And the cares that hung around me
through the week
Seem to vanish like a gambler's
lucky streak
When we're out together dancing
cheek to cheek"
Müzik eksikti!
***
Caz!
Ella Fitzgerald, Sarah Vaughan, Duke Ellington
Nina Simone, Louis Armstrong
Etta James, Ray Charles, Miles Davis
Diana Krall, Frank Sinatra, Count Basie
Billie Holiday, Charlie Parker ve Chet Baker...
"Cheek to Cheek" ("Yanak Yanağa" diye çevirmekte bir mahsur görmüyorum) inanılmaz neşeli, hareketli ve sevgi dolu bir şarkı! 1935'te Top Hat filmi için Irving Berlin yazmış ve Fred Astaire ile Ginger Rogers okumuşlar. Aynı yıl, yılın şarkısı seçilmiş! Birçok caz artist albümlerinde bu parçaya yer vermiş, ancak en popüleri 1956 yılında Ella Fitzgerald ve Louis Armstrong tarafından seslendirilmiş olan versiyonu gibi görünüyor. 2014'te Andrea Bennett ve Lady Gaga da düet yapmışlar ve nefis bir versiyon daha sunmuşlar bize.
Cazın doğduğu toprakları ve çevreleri hatırlarsak şimdi konumlanmış olduğu yerin, baştakinden ne denli farklı olduğunu görürüz. 20. yy.'ın başlarında New Orleans'taki Afro-Amerikalı toplulukların Blues ve Ragtime'dan Caz'ı türettiğini söylemek mümkün. Bando enstrümanlarıyla ve doğaçlamalarla harmanlanmış çok sesli ve çok ritimli bir müzik olan Caz, Amerika'nın klasik müziği sayılıyor ve artık günümüzde geleneksel ve yerel tonlardan arınmış biçimde karşımıza belli bir kesime hitap eden elit bir müzik türü olarak çıkıyor (ki Caz müzisyenlerinin de dinleyenlerinin de şıklığına dahi pek dikkat ettiği gözden kaçmıyor).
Elbette savaş sonrası Caz birçok türe sahip oluyor, tabi her birini ve aslında özünde Caz'ı bile tanımlamak pek kolay olmadığından Caz müzisyenleri buna pek yanaşmıyor, fakat önde gelen isimlerden olan Duke Ellington "It's all music." ("Hepsi müzik.") diyerek bu tartışmaya sade ve tatlı (limonlu kek gibi) bir açıklama getirmiş oluyor.
Bestenin sözlerine dönecek olursak Irving, dağa tırmanmak, balığa çıkmak gibi zevklerinin de ötesindeki o büyük mutluluğunun sevdiğiyle yanak yanağa dans etmek olduğunu boşuna yazmamış sanıyorum.
Ya benim tutkularımın ötesindeki mutluluğum ne acaba?
***
diye düşündü, karşıdaki bağdan birkaç salkım üzüm kopardı, Ada'daki evine geri döndü. Hava da hafif serinlemişti zaten, kargaların bile ağaçlara sığınmasından belliydi, yağmur yağacaktı. Yağmurda ne iyi giderdi Ella. Yaktı mumlarını, çekti bacaklarına battaniyesini, bir üzüm, bir yudum Glicine, bir üzüm, bir yudum Glicine, bir üzüm...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder