13 Ağustos 2024 Salı

Chardonnay

zamanın oyununa alıştım

gelen giden bir

ilk defa değil bir yetişkinin yüzünde çocukluğunu görüşüm

ama bir bebeğe bakmak

anne babayı görmek

bir aile bir yuva solumak

etkisi baki bir şimdi mi

zamanın oyunu mu yine

bu gelen de gider mi

noktaların arasında kaybolur mu tüy gibi hafif varlığım

unutulmaya müsait ve yine de anı capcanlı yaşayan oluşum

deniz mi havuz mu

süs mü sonsuz mu

pembe yanaklarında yetişkin bir oğlan çocuğunun

erkek olması kanat germesi ve yumuşacık bağlanması hayal mi

zihnimin inanmayı arzuladığı ve kendi kendine uydurduğunu sandığı bir gerçek mi

kara kedimin kehribar gözlerinin iç kapaklarını yumduğu sıcak bir kucak mı tutuşu

şeffaf mı

geçici mi

o mu o olmak mı arzu

aynı sıklıkta fırça dokunuşu

onu tutan nazik parmakların ucu

meşeyi mi küçük verdotyu mu

fransızcayı mı toprağı mı

uzun kirpikli kısık gözlerindeki yan bakışında arıyorum cevabı

ve neden sonra bırakıyorum aramayı, sormayı, ummayı, hayal kurmayı...

hakkım helaldir varsa, sordu diye diyorum

ruhum bir mubi loşluğunda akdeniz sarhoşluğunda tek başına

la boheme...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Tuza banıldığı sanılmış ekmek

Adil dövüşmeyenle savaşmak Ona beyaz bayrak sallamak Teslim olmak mı? Yapamam. Kılıcımı daha sağlam tutmak için Bir göğsümü feda etmem gerek...