Belki de yazmalıyım.
Belki de yazı insanlığı iyileştirir, sözcükler hastalıklara sebebiyet verdiği gibi
antivenom olup "I've never known where I fit" cümlesinin sıhhatine kavuştuğu bir nötre ulaştırabilir.
Aslında affetmedim.
Aidiyetten bahsediyorduk, hıh şaşırdım.
Ben TEK BİR/BİR TEK köke, şehre, ülkeye, gruba, yöreye, kitleye, yere, yola, göğe, bir kimseye, gene, söze, dile, dine, kuruma kuru kuruya ait hissedemiyorken tutmuş benim ol diyor ses.
Ben benim bile değilim.
Kimseninim.
Bul bunun içindeki seninim'i al senin olsun.
Senin kiminim?
Bak gördün mü, değilim işte.
Gel havadan sudan topraktan ateşten yaradılışdan söz edelim.
Ya da söz etmeyelim.
Tamam, söz, etmeyelim.
Yemiyelim birbirimizi sonra.
İtişip kakışmayalım.
Soyunup dökünelim.
Sevişip sarışalım.
Doyurup yatışalım.
Sonra...
Sonrası iyilik güzellik demiş Süreya.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder