14.10.2019
Dişinin “güzel” olması gerekir
hep(!) Ya Rönesans tablolarındaki gibi etine dolgun, ya korseyle beli incecik,
ya halkalarla boynu uzatılmış, yahut güneşten sakınılmış ki beyaz kalsın...
Akıl, bilim, sanat, spor ve daha pek çok alanda ikincil cins adledilegelmiştir
o. Virgina Woolf “Kendine Ait Bir Oda”sında Shakespeare’e hayali kız kardeş
yaratmış, “o yazmak isteseydi”ye pencere aralamış ve bir kadının yazar, şair,
oyuncu olabilmek için de nasıl savaşlar verdiğinin altını çizmiştir. Kadın.
Kadın sözcüğü bile pek çok mücadele vermiştir, yanına hak sözcüğünü çekene dek.
Adıyla kendi kitabını çıkarana dek. Brönte kardeşler mesela... Kaldırımlardan
büyük müzikhollerin sanatçı serçesi olana dek. Edith piaf mesela... Yakın
geçmişte J. K. Rowling de ismini aynı endişeden dolayı –cinsiyet belirtmemek için-
kısaltarak kullanmıştır. Adeta kadın yalnızca domestik bir hizmetkar, evcil
gönüllü bir köle olabilirmiş, öyle kalmalıymış, ipi gevşetirilirse erkek
iktidarı sarsılırmış gibi... Sanki bunun dışında hiçbir erkeğin iktidar sorunu
yokmuş gibi. Orgazm olmuyorsa kadın, sorun yine kadındaymış gibi... Beyaz
çarşaf al olmadıysa kadın, bebek erkek değilse kadın, yemek soğuduysa kadın,
erkek mutlu değilse kadın, yuva yapan kuş kadın, kadın değil bayan, kız oğlan
kız kadın, erkeğe birden fazla sayıda kadın, istenir alınır verilir kadın,
gülmesin kadın, otursun oturduğu yerde kadın, elinin hamuruyla kadın, tahrik
eden kadın, rızası var kadın, ne anlar kadın... Oysa eskiler Kadın Allahım diye
şükredermiş. Şamanik mamanik! Anaerkillik de cereyan etmiş. Bunca erkek işgali,
boyunduruğu ve katılaşmış öğretilerin pençesinde kadın kadına hala pranga vurup
çelme takarken Türkiye’de Demet Evgar, Gülse Birsel, Nil Karaibrahimgil, Dilek
Sert Erdoğan gibi göz önündeki isimlerin önderliğindeki kadın hareketleri
farkındalık geliştirmeye yardım etti elbette; lakin yetmedi. Yetmez! “Kanatları
ruhunda olan” kadının özgürlüğünü, kuvvetini, bireyselliğini ve benzersizliğini
“hepinize teker teker öğreteceğiz!” Asi kızlara uykudan önce masallarının
Anadolu versiyonu tam bir zaferler kumpanyası esasında! Demet Akbağ gibi mesela
“Bir Demet Tiyatro’da, içi dışında... Tomris mesela... Katunlar mesela... Koca
dağı örten karı mesela... Aslıhan, Zühal, Dilara, Özlem, Ahsen, Neşe, Özge,
Seçil, Derin, Nazmiye, Yurdagül, Şerife, Zehra, Esra mesela... Özgecan, Emine,
Sultan, Cemile mesela...
Aç kanadını şimdi kadın! Belki de
karısı olmasaydı Graham Bell icat edemeyecekti telefonu, Edison ampulu... Her
başarılı erkeğin ardında bir kadın yok, çok kadın var: annesi var, karısı var,
kızları var, kardeşleri var. Kadının ardında da yanında da babası, kocası, erkek kardeşi,
arkadaşı, oğlu olsun. Kadın okusun yazsın, kadın şarkı söylesin avaz avaz,
kadın sahneden, kürsüden, direksiyondan inmesin, gözden dile düşmesin. Kadın
yaratsın, renge renk, lezzete ahenk katsın. Uçak da uçursun, devlet de
yönetsin, uzaya da gitsin, isterse anne de olsun, aşık da. Müsaadenizle (!), kadın müsaade sorup
durmasın!
Şimdi bizim vaktimiz. Kadın
kanatları altında kadın bağımsızlığı! Orkideler açsın.
Aslıhan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder