14 Haziran 2019 Cuma

Karışık Tost

Anne Frank'in günlüğünü üç haftada zorlanarak ağlayarak okuduğunda
babası kızını hiç tanımadığını söylemişti..
Korktuğum şey
Virginia Woolf gibi birçok farklı hayatı deneyimlemiş olan kadınların - o kadınlardan biri olarak-
Tehdit edilmesi.
Bu hayatın ve erkek egemen bu dünyanın, kadının özgürlüğüne
çirkin ve faşist bir şekilde koca botlarla basması yüksek olasılığı canımı sıkmıyor değil.
Sevişmek ve çıplaklıktan utanan insanlar, aklındaki ve kalbindekini
şeffafça bilen ve paylaşabilen, sevebilen ve anı anda yaşayabileni anlaması kolay değil elbette.
Suçlamayı bile beceremediğim bu yüzeysellik,
şantajdan vazgeçmeyen bir zihin entrikasıydı.
Tüm bunların arasından sıyrılıp şükrediyorum
Aynı anda birden çok duyguyu yaşamanın etkilerini görecektim.
Tepkimeye giren ve kazanan element, tüm yanlışları götüren doğru, diğerlerini yutan sıfır kaideyi bozuyor, kuralları yeniden yazabiliyordu.
Herkes "tencere dibin kara seninki benden kara" idi, herkes masumdu.
Gözyaşlarımızın tadı aynıydı.
Gerisi anlamak ve sessizce kendi yoluna devam etmek ve karşılaştıklarının yolunu kesmemekti.
Anne'in dediği gibi:
"I know what I want, I have a goal,
I have opinions, a religion and love.
If only I can be myself, I'll be satisfied." (11 April 1944)
"We still love life, we haven't yet forgotten the voice of nature,
and we keep hoping, hoping for... everything." (26 May 1944)
"We're all searching for happiness;
we're all leading lives which are different and yet the same." (6 July 1944)
Saygı, hoşgörü ve özgürlük...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Tuza banıldığı sanılmış ekmek

Adil dövüşmeyenle savaşmak Ona beyaz bayrak sallamak Teslim olmak mı? Yapamam. Kılıcımı daha sağlam tutmak için Bir göğsümü feda etmem gerek...