Travması olanla hoşbeş etmek kolay da tanışmak sanılanın aksine zor. Nasıl öğrenir bir insan diğerini? Ne yormaya niyetim var ne yorulmaya yerim.. Bir de akıllarda güvenememeler, önyargılar, teraziler, kefeler.. Yoksa sevmek kolay, sevmek en kolayı. Zaten akıp duran çeşmeden bir bardak sunmaya gelene ne var sanki? Sevişmeye ne var şunun şurasında, sonuçta iki dudak tek vücut olmaya ne var? Ette ne var, tende ne var? Zor olan akmak birbiri içine, kalpten, ruhtan, zihinden değil mi? Beden doyar nasılsa bunlar doyarsa. Tüketmek istemiyorum artık, hepsi bu. Geleni tüketmek ve yeniden bir buluş, yeniden sokuluş, yeniden soyunuş... Harcamak istemiyorum. Çarçur etmek... Gelen kalsın o veya bu şekilde, ne kaldı şunun şurasında ömrün önüne sonuna?! Yanımda insanlar, sevdiklerim olsun, kalsın. Yoksa öyle bir severim, soyarım, söverim, doyarım ve yollarım ki sorma gitsin. Bana da ona da hem afiyet olur, hem yazık. Tabi olacakla sevişeceğe çare yok.
25 Nisan 2019 Perşembe
Çiğ Badem
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Tuza banıldığı sanılmış ekmek
Adil dövüşmeyenle savaşmak Ona beyaz bayrak sallamak Teslim olmak mı? Yapamam. Kılıcımı daha sağlam tutmak için Bir göğsümü feda etmem gerek...
-
Ben gidince Antalya ağlar Otuzum bu gece Öyle yağmur yağıyor ki Şakır şakır! Anamın karnından gitmişim Göbek bağımı kesmişim Bağlanır...
-
Babamın Kavacık'tan aldığı ev yapımı, mükemmel, ağzımı tatlandıran, bağrımı yakıp geçen şarap ve Lina'nın Sicilya'dan getirdiği ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder