8 Ekim 2018 Pazartesi

Kahve altı Club des Sommeliers-Jurancon Beyaz Tatlı Şarap

Yıllardır dolaplarımın kuytularında sakladığım
Kristal şampanya bardaklarımdan birinin ayağı
Aynı anda ikimizin elinde kalıverdiğinde anladım
Buhranlar, histeriler, duygu karmaşaları yaşamak
Çokça ağlamak, deli gibi gülmek lüksüm yok sanırdım
Sonuçta ne Boğaz'ı yüzerek geçtim ne de bir duvarlık tuval boyadım
Birkaç kez şarkı söyledim, sabahladım İstanbul'un İstiklal'inde
İki darbuka bir ud biraz klarinet, gürültü, yürüdüm herkes yek
İstanbullu olmadım Uzuner okudum diye de
İstanbulsuz da kalmadım, atamadım nakşoldu işledi parçalarıma
Dilimi ısırdım, sakarlık işte, imrenmeden ziyade
Sözcüklerim kısır, dilim yokuş, tavrım düz
Dört mevsimim güz ve sana söz, sevgilim olmayacaksın
Sen, hepiniz, olmayacaksın.
Bir Ferzan Özpetek, bir Serra Yılmaz
Bir çift göz ve bir öpücük en fazla.
Benim halim buna yeter.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Tuza banıldığı sanılmış ekmek

Adil dövüşmeyenle savaşmak Ona beyaz bayrak sallamak Teslim olmak mı? Yapamam. Kılıcımı daha sağlam tutmak için Bir göğsümü feda etmem gerek...