29 Ağustos 2018 Çarşamba

Gelincik şerbeti ve yer fıstığı

İki lafın belini kırmalık oturduğum yalnız soframda yok yok
Esasında karnım tok, sırtım pek, gözüm pek, eşim yok, ben tek
Atalım derdim eski dostlara iki tek, lakin denk gelmek zor
Herkes kendi derdinde, her şey kendi yolunda, zaman dar
Sürdüm kremimi, parfümümü, rujumu, taktım gözlüğümü, şapkamı
Ben de okur oldum "sözüm ona hikayelerini üzüm adasının"
Duvağımı sattım, gelinliğimi astım, çiçeğimi kaldırdım, geldim
Koltukları yıkattım, eskileri attım, fotoğrafları kestim, geldim
Çizdiler beni genç kadınlar, gözleri ne manalarla dolu dediler
Saçlarımı rüzgarda savurdular, beni bir gezegene prenses yaptılar
Sonra saçımı kulağımın arkasına atanlar, yanağımı parmak ucuyla sevenler
Derken ortam biraz kalabalık oldu, ben de eve çekildim, odaya
Kitledim kapıları, uyudum uyudum, bir uyandım ki begonvil açmış
Kedi tırnakları pembe pembe salmış çiçeklerini balkona
Kaktüsler boy atmış, kulaklanmış, dikenlenmiş ve ben...
Ben iki lafı bir araya getiremez, rüyayla gerçeği ayırt edemez olmuşum
Tenim matlaşmış, benzim solmuş, gözlerimin feri gitmiş
Ondan uyudum da uyudum, sonra yıkandım, allandım, ballandım, nurlandım
Bir tatlandım ki sormayın gitsin.
Heyt dedim severim ulen, söverim de
"Siktirin gidin ulen, ebenize/i sssttürtmeyin" dedi içimdeki ses
Sonrası sükut, sonrası lalezar, sonrası metamorfoz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Tuza banıldığı sanılmış ekmek

Adil dövüşmeyenle savaşmak Ona beyaz bayrak sallamak Teslim olmak mı? Yapamam. Kılıcımı daha sağlam tutmak için Bir göğsümü feda etmem gerek...