Bana geri ver Kaş'ta Ayı'da sıcacık gün batımının buz gibi Bomonti'sini
Ver bana koylarını Marmaris'in, Ölüdeniz'in 1800 m yüksekten manzarasını
Uzungöl'ün yeşil, serin ve Türkçe halini, muhlamasını, balığını ver geri
Geri getir Çanakkale'nin karında havai fişeklerin altında şehirler arası bir meyhanenin dışında yeni yılı
Geri ver bana Konur'u, Kızılay'ı, İstiklal'i, Cihangir'i, Işıklar'ı, Korkuteli güllerini
Acaba çocukluk aşkım, 6 yaşında dişlerinin hepsi çürük, altın kafalı, çalışkan Ulaş da aynılarını yaşamış mıdır?
Ver bana Barca- Real Madrid maçını Camp Nou'da
Mallorca'da yürümekten ayaklarım acıdı diye üzüleyim.
Uzun bacaklarım otobüste koltuk aralarına sığmadı diye şikayet ediyim.
Şırnak hediye kutusunun içinde bırak kalsın saç telim.
Küçücük dertlerim büyük olsun.
Derken öyle de oldu.
Her olana "ne olmuş yani, kim bilir kimler neler yaşıyor" diye bakmaya ve her olanı kötüyse küçümseyip şükretmeye, iyiyse daha iyisi de olur deyip azmetmeye sebat etmeye devam ettim.
Gülmediğim, yeni biri tanımadığım, şiir okumadığım, sanatsız geçirdiğim gün günden sayılmazdı.
Başkasını mutlu etmedim mi mutlu olmazdım.
Çok bir şey beklemedim ama onu bile "çok beklerdim!"
Gelir miyim Peri Bacaları'na yine
Gelir miyim Venedik Karnavalı'na principessa olarak yeniden
Gelir miyim Çanakkale'nin termal sularına, mübarek topraklarına, bir hoş kokulu caddelerine
Gelmez miyim?
Sokakların, şehirlerin, koyların, yerlerin, göklerin, havanın, suyun ne suçu var?
Ben Gelirim.
Sen olsan nolur olmasan ne, o olsa nolur olmasa ne?
"Ben bana lazımım" diyecek kadın insan. "Bana ben lazım."
Edebiyat okumayan, sinema nedir bilmeyen, ezberden maval anlatan, seyahati yük sayan, dinlemeyen, dinlediğini anlamayan, gönlü Mesnevi'den hakikat nasibini almamış, boy soy goygoyuyla ayrımcılıklara meyilli, terazisi tek kefeli, saydıkları küfelik, gözü körebelik, yaradan şahit aklı gidik.
2016'da Erkekler 261 Kadın öldürmüş.
2018'i tahayyül etme yavrum.
Sen seyahat et, resim yap, oku, yaz, çiz, gez, gör, öğren, nezaket zarafet letafet edin, şarkılar söyle yavrum, şarkılar dinle, yürü, koş, zıpla, oyunlar oyna, gök kuşağını izle, uçaklara el salla, gemilere bin, bisiklet sür, tuzlu sularda yüz kızım, dal derinlere diplere inciler bul, atla dağlardan bulutların içinde uç, limon ağaçlarından limon çiçeklerini kokla, palmiyelerin gün batımı siluetlerini seyret, çağla erik çıtırdat, ılık rüzgarlar saçlarını savursun, güneşlen, ojelen, giy takıştır kendine yakıştır, bekleme.
Git.
Gel yani.
Üzülsen de ağlasan da harap bitap da düşsen, tüm tersanelerine girilmiş de olsa kadın, silkelen kalk ayağa, bi arındı mı kıyıların, sen yine Türkiye'sin. Sen Anadolu'sun. Sen Kadınsın.
Kadını kadınla destekledin mi bi de değme keyfine.
Düşman erkek değil zira, erkeği de kadın yetiştirir. Kabilse.
Yetiştir.
Yetişirsin.
Sen yaparsın.
Olmuyorsa da zorlama.
Senden başkası, dedim ya, başkası.
Bencil değil, benci.
Boşver neyse ne, sen yine de gel.
Ne zaman olursa, buyur gel.
Sen değil.
Sen, canım, benim kendi canım, tatlı canım, sen.
Azıcık delisin, mazoşistsin, oldurmacılıkta tutturmacısın, yapcam yapcam yapmışşşştımcısın, herkesi kendin sanıcısın, toleransta bir numarasın, notunu insanların 100'den başlatmakta top'sın.
Ama olsun.
Sen sensin.
Gel.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder