Adı ağzımdan çıkarken bile yüreğim ağzıma geliyor
Lavanta tarlalarının tüm lavantaları toplanıp burnumdan aklıma nefes olsa
Seda Bağcan'ın o en sevdiğim mantrasını 35 kere dinlesem
o anki kalp atışlarımı sakinleştiremez.
Nasıl nefes alırım, nasıl döner başım, karanlığım, günüm, her bir yaşım
On sene olmuş
Onlarcası olsa Kolera Günlerinde Aşk gibi
Hiç unutmam seni
Başka başka hastalıkların türediği
İnsanların aşksızca ürediği bir çağda
Kalbim gövdemin orta yerinde yumurta kabuğu gibi
Tohum gibi çatlar köklenir damarlanır tüm bedenime
Senin sesin, dokunuşun, kokun yayılır
Bir şavk, şimşek, bir yıldırım anı
Arabadan indiğim ve sana sımsıkı sarıldığım
O hanım kadın demişti
Tüm sofra ahalisini şerefe davet etmişti
Adımıza, ruhumuza, yan yana el ele oluşumuza
"Siz nesiniz bilmiyorum ama, sakın ayrılmayın
Siz içeri girdiğiniz andan beri herkes büyülendi
Sardı havanız her yeri
Herkes size hayran kaldı"
Büyüklerin sözünü dinlemek gerek
Babaannem ve dedem halıları yıkamaya vermişti
Havai fişekler altında öpüşürken biz
Siste karda sarhoş dönerken eve
"Sonsuza dek benimle dans eder misin?" derken sen
Anlamamıştım...
Evlilik şöyle dursun ben aşka taliptim
Aşka geldim, aşık oldum, aşık olundum
Aşk oldum
Doldum doldum taştım
Adın ağzıma otururken boğazım düğümlendi
Birbirimizi acıtmaktan hiç çekinmedik.
Ama önce sen başlattın.
Hep tam gittin derken geri geldin
Tam bende bittin derken kapımda bittin
Sırayla mı bilmem
Titreşim yasasıymış seni bu kadar derin yoğun özde hissedişim
Yani sen de beni benim seni düşündüğüm kadar düşünüyormuşsun
Yalan gibi
İnanmayı seçtiğim güzel bir yalan
Unutma unutama beni
Aynaya bak, beni gör
Her sabah her akşam
Evinde işinde
Her dans edişinde
Yum gözlerini
İçindeyim.
Kafanın içinde, göğüs kafesinde, parmak uçlarında,
saçlarında, kirpiklerindeyim.
Senim.
Bir an her şeyi değiştirmeye yeter.
Yaklaş.
Tanıdın mı, bak, benim.