24 Şubat 2016 Çarşamba

Türk Kahvesi

İnsanım. "Yaradılıştan."
Çocuğum. "İçimde."
Gencim. "Takvimde."
Kadınım. "Sevişmenin ev sahibiyim. Doğurganım. Kendi iliğimden ürer, göğsümü keser savaşırım."
İhtiyarım. "Yorgunum."
Çalışkanım. "Ne alanda?"
Doğruyum. "Kime göre?"
Öğretmenim. "Herkesten biraz farklı, biraz eksik, biraz fazla."
Türk'üm. "At, avrat, silah (ya da edebiyat).  Atatürkçüyüm. Kürkçü dükkanım,vatanım."
Hizmetçiyim. "Herkes kadar."
Beyazım. "Siyahı seven."
Küçük Prenses'im. "Bir gülüm var, bir de fil yutmuş boa yılanım."
Kuşum. "İnsanoğlu misali. Yuva yaparım. Göçerim."
İşçiyim. "Emek veririm."
Memurum. "8-5 ve vergili, sigortalı."
Sanatçıyım. "İnsan malzemem, ilk elden."
Bedenim. "Benimdir."
Ruhum. "Ben. Bütünün parçası. Kaybolmayan."
Aklım. "Aşkta kaldı. Nezaket, kuralı."
Kalbim. "Kaynak. Herkesi sevebilirim. Evet."
Doğayım. "Toprak. Su. Hava. Ateş. Işık. Nokta. Patlama. Vuruş. Dönüş. Soğuma. Yanma. Kül. Toz."


İnsanım. "Hadi bi kahve içelim."




9 Şubat 2016 Salı

Fıstık Ezmesi

Biz ölümden korkmayanlar böyleyiz
New York'ta değil, İstanbul'da yaşayabilen her yerde yaşar
Zira buradaki yaşamak değil hayatta kalmak
Her bir gün eve dönebilme zaferimizi kutluyoruz ağlaya ağlaya
Güle güle gidiyoruz itiş kakış yürüyoruz
İç içe yaşıyoruz boğuluyoruz
Kendini unutmak için bire bir
Ama kendinin de ve diğer herkesin de tek tek ayırdında olana şahane bir işkence
Her şey burada ama erişebilirsen
Çok kazanıp çok harcıyor insan
Hayat pahalı
Pabuç pahalı
Can pahalı
Ölmemek mucize
Öyle ya da böyle ya da kahrından
Unutur gibi oluyor sonra gittiğin konserde geçen bir akor, bir söz, bir rüzgar hatırlatıyor
Sonra salona dönüp bakıyorum
Bunca insan mahşer yerine nasıl sığıcaz
Göğsüm daralıyor
Gece biri beni sevsin kaşık sarılması yapsın bana
Evde biri olsun
Kedim olsun
Ya da hiç kimse hiçbir şeyim olmasın çantamı alıp çıkayım
Söylemek istediğim çok söylemeye ne zaman ne takatim var
Bugünlerde yorgunum ve ölmekten korkmuyorum
Ölmem daha
Ya da belki büyük konuşuyorum
Tek istediğim gerçekten sevilmek.
Lüksü de severim
Ama harç borç zor güç alıp yiyip giyip gezip yaşıyorum
Gerçek kafamdakilerse dışardakiler külli hayal mi filan diye derinlere dalarken
Servis şoförünün sert frenine uyanıyorum iniyorum yürüyorum
Kapının kilidi evin ışığı ocağın ateşi musluk suyu yastık kılıfı telefon şarjı
Dalıyorum yine.
Rüyamda yine aynı terane.



Tuza banıldığı sanılmış ekmek

Adil dövüşmeyenle savaşmak Ona beyaz bayrak sallamak Teslim olmak mı? Yapamam. Kılıcımı daha sağlam tutmak için Bir göğsümü feda etmem gerek...